Teknoloji yalnızlaştırıyor, madde bağımlılığı artıyor
Her geçen gün gelişen teknoloji bir yandan hayatı kolaylaştırıyor, bir yandan da bağımlılıklara zemin hazırlıyor. Psikiyatrist Prof. Dilbaz, teknolojinin gelişmesi ile birlikte yalnızlaşan bireyin stres anında sığınma yolu olarak maddeyi tercih etmeye başladığını söylüyor.
Üsküdar Üniversitesinde düzenlenen “Günümüzde Bağımlılık” konulu toplantıda konuşan uzmanlar, bağımlılık çeşitleri ve tedavi yöntemleriyle ilgili bilgi verdi.
Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Nesrin Dilbaz, oyun ve internet bağımlılığının gelecekte karşımıza çok farklı bir yapıda çıkabileceğini belirterek “Kendimizin ve başkalarının sosyal medyadaki hayatlarına yüklediğimiz değerin kontrolsüz bir şekilde artması durumunda gelecekte insanlar sanal dünyadaki hayata adapte olabilmek için veya sadece orada yaşamış oldukları problemlerle ile ilgili olarak terapi almak zorunda kalabilecekler” dedi.
Bundan 10-15 yıl önce oyunların sadece bilgisayardan oynanabildiği için hayatın sadece belli bir bölümünü etkilediğini ancak bugün akıllı telefonlar nedeniyle cepte bağımlılık yaratabilecek bir araçla yaşandığını anlatan Dilbaz, “Gelecekte belki gözümüze takılan bir çip ile sosyal medya ve oyunlara bağımlılığımız had safhaya ulaşacaktır” diye konuştu.
TEKNOLOJİ GELİŞİYOR, İNSANLAR YALNIZLAŞIYOR
Dilbaz, teknolojinin gelişmesi ile birlikte bireyin yalnızlaşması, paylaşımlarının azalması, aile, arkadaşlık gibi kavramların değişmesi veya yok olmaya yüz tutması ile birlikte bireyin herhangi bir stres anında sığınma yolu olarak maddeyi tercih etmeye başladığını kaydederek, şöyle konuştu:
“Hayatın bireye sunduğu değişiklik veya yeniliklere göre değişik bağımlılık alanları arasında köprüler kurarak farklı bağımlılıklara yöneliyor. Bilgisayardan telefon bağımlılığına, telefondan sosyal medya bağımlılığına geçişle yalnızlaşan bireyin madde bağımlılığına geçişi de kolaylaşıyor. ’’
ÖN BEYİN 21 YAŞINDA GELİŞİYOR
Ailelerin başka evlere göndermeyecek kadar koruyucu ve kontrollü davrandığı çocukların, internet aracılığıyla istediği her yere gidebildiğine işaret eden Prof. Dilbaz, ebeveynlere şu önerilerde bulundu:
“Çocuklarınız 18 yaşına gelene kadar bilgisayarı salonda bulundurun. Çünkü ön beyin yani empati yeteneği 21 yaşında gelişiyor. Üniversite öğrencilerinde yalnızlık, sosyal fobi ve bağımlılık el ele yürüyor. Öte yandan gençlerin tuvalette geçirdikleri 3 dakikada bile bahis oynayabildikleri göz önüne alındığında akıllı telefonlara her an ulaşmamaları da önemli. Ayrıca paralarını nereye harcadıklarını da mutlaka kontrol edin.”
MADDE KULLANMA YAŞI 14’E DÜŞTÜ
Türkiye’de madde kullanma yaş ortalamasının 14’e düştüğünü de aktaran Prof. Dilbaz, yeni madde deneme oranının da yıllar içinde yükseldiğini söyledi.
Sigara, alkol ve uçucu maddelerin yasal olması nedeniyle en yaygın kullanılan bağımlılık maddeleri olduğunu ifade eden Dilbaz, “Alkolün cinsi ne olursa olsun belli bir düzeyin üzerinde kullanımı bedensel, ruhsal ve sosyal zararların ortaya çıkmasına yol açacaktır ve bağımlılık yapma riskini artıracaktır” dedi.
ESRAR, YASADIŞI MADDEDE İLK SIRADA
Madde bağımlılığı gelişen kişilerin aynı zamanda yeni bilgiyi öğrenme, kaydetme ve hatırlama yetilerinde de bozukluk geliştiğini aktaran Dilbaz, tekrarlayıcı ve aşırı dopamin salınımının doğal ödüllendirici olarak bilinen ve normal şartlarda kişiye keyif veren yemek yeme ve sanattan-müzikten keyif almasına da engel olabildiğini kaydetti. Türkiye’de en sık kullanılan yasadışı maddenin esrar olduğunu söyleyen Dilbaz, bunun nedenini ise şöyle açıkladı:
“Esrarın bitki olduğu ve bağımlılık yapmayacağı, zarar vermeyeceği düşüncesi esrar kullanımına başlamada en önemli sebeplerin başında geliyor. Ancak esrarın diğer maddelere “geçiş maddesi” olarak kullanılıyor olması esrarın hafife alınmayacak tehlikeler doğurduğunu ortaya koymaktadır. Topraktan çıkıyor algısı kişilerde esrarın içindeki kimyasalları fark etmemelerine ve yok saymalarına neden olmaktadır. Ancak yapılan araştırmaların genelinde esrarın içinde yüzlerce kimyasal madde olduğu gözlemlenmiştir.”
BİREYE ÖZGÜ GENETİK TESTLERE GÖRE TEDAVİ
Prof. Dilbaz, eroin, morfin, kodein, metanfetaminin en sık kullanılan opiyat türevleri olduğunu kaydederek, 5 yıl önce Türkiye’nin ilk özel AMATEM’ini kurduklarını ve hasta sayısının her geçen gün arttığını söyledi. Dilbaz, bağımlılık tedavisini bireye özgü genetik testlerle ve bireye özel gerçekleştirdiklerini söyledi.
Danışanların ilgi repertuarlarını geliştirmeye ve ilgilerini başka alanlara yönlendirmeye çalıştıklarını aktaran Dilbaz, bağımlılıkta tedavi sürecinin çok büyük emek ve sabır gerektirdiğini de belirterek şöyle konuştu:
BAĞIMLILIK TEDAVİSİ SABIR İSTER
“Kimi hastalarımız tedaviden hemen sonuç almak istiyor ama bizde sihirli bir değnek yok. Bu süreç çokça sabır ve emek isteyen bir aşama. Kişinin önce tedavi olmayı istemesi ve ailenin ve yakın çevrenin desteği de çok önemli.”
PSİKOLOG ÇENGEL: ÖFKE BAĞIMLISI OLUYORUZ
Uzman Klinik Psikolog Saadet Merih Çengel de teknoloji gibi modern hayatın yeni bağımlılıklarından birinin de öfke bağımlılığı olduğunu dile getirdi. Çengel, çağımızda bir yandan görev ve sorumluluklar artarken, bir yandan da en kısa yoldan hızla sonuca ulaşma ihtiyacının stres altındaki bireyin öfke tepkisi gösterme ihtimalini yükselttiğini aktardı.
AKILLI TELEFON BAĞIMLILIĞI YALNIZLAŞTIRIYOR
Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Cemal Onur Noyan ise lise öğrencileriyle yapılan bir çalışmaya dikkat çekti. Akıllı telefon kullanan gençlerin %50 oranında yalnızlıktan şikayet ettiklerini dile getiren Noyan, “Sosyal medya kullanımı özellikle kendilerini başkalarıyla karşılaştıran kişilerde depresyona kadar giden sonuçlara yol açabiliyor” dedi.
Bağımlılık tedavisindeki yeni yöntemler hakkında bilgi veren Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Alptekin Çetin ise 1990 yılından bu yana birçok psikiyatrik hastalıkta kullanılan sanal gerçeklik tedavisinin bağımlılıkta da kullanılmaya başlandığını belirtti.
EBEVEYNLER NASIL DAVRANMALI?
Uzman Klinik Psikolog Aslı Bhais ise, bağımlılıkla mücadelede ebeveynlerin tutumlarının büyük önem taşıdığını söyleyerek şu önerilerde bulundu:
• Çocuğunuzun arkadaş çevresiyle tanışın ve bağ kurmaya çalışın.
• Farklı hobi ve uğraşılarının olmasını sağlayın.
• Çocuğunuzla beraber zaman geçirin, sportif aktivitelerde birlikte yer alın.
• Okulda ve ev dışında geçirdiği diğer zamanlarda neler yaptığına dair bilgi edinmeye çalışın.
• Sınırsız maddi destek vermeyin.
• Bilgisayar başında geçirdiği zamanı düzenleyin.
• Eve dönüş saatini belirleyin.
• Rutinlerin dikkat çekecek şekilde değişmesi halinde bunu kendisiyle konuşun.
• Çocuğunuzla endişelerinizi açıkça konuşun ama asla dedektif gibi davranmayın.
Leave a Reply
Want to join the discussion?Feel free to contribute!